3 Eylül 2012 Pazartesi

PANİK ATAK - KENDİNİ YEMEK

Daha önce söylemiştim sanırım ben bu işin sonlarına geldim, artık ilacıda burakıyorum diye...Doz git gide azalmaya başladı.Zannetmeyin ki, tekrar bu beter hastalığa tutulurmuyum diye 32,5 atmıyorum.
Bi tarafımdan korku eksik olmuyor tabi, o kabusa dönmek istemem.
Geçen gün okumaya başladığım bir kitap beni yine o kabusa sürüklüyordu.İnsanın çocuğu olunca ister istemez çocuklarla ilgili tradejileri görmeye, bakmaya ve okumaya katlanamıyor.Hele biraz balata da benim gibi sıyrıksa olay kabusa dönüyor.

Neyse asıl konumuz zaten bu değil. Panik Atak ; kendi kendini yemeyi seven beyinlerin hastalığı.Beyin bir noktada diyor ki; ey sen kadere karşı koymayı, hayatı fazla ciddiye almayı, riskleri elemeyi, hayatı planlamayı seven ruh...Kendinide beni de yiyip durdun..Aldığın her kararın hep daha iyisi varmı diye sorup durdun bana yıllarca.Yoktu anlamadın.Aldığın kararın daha iyisi, daha güvenlisi yoktu.Şimdi düşünmeyi sana mecburen bıraktırıyorum ey kendini fazla önemseyen ruh.Şimdi ayıkla pirincin taşını,
İşte bu kendi kendini yeme yada asıl daha komiği biz panik ataklıların kendini ne kadar önemsediğini bilemezsiniz.
Ben sanırdım ki, hayatım boyunca hep başkaları için endişelendim, onlar için paraladım kendimi.
Aslında bakmayın biz kendimizi herkesten daha çok seviyoruz. Başkaları için uğraşıp aslında karşımıza çıkacak olası kötü senaryolara müdahale ediyoruz. Bizler neden çok kavga etmiyoruz biliyormusunuz?
Bırakın allah aşkına çok iyi niyetliymişiz zırvalığını.Resmen korkuyoruz, öfkemizi patlatmaktan, insanların bize küsüp hayatlarından çıkarmasından korkuyoruz.
Bu korkular bitmedikçe , kendi kendimizi yemeler bitmedikçe, hayatımızda panik olmaz ama inanın hep ataklar olur.

29 Temmuz 2012 Pazar

HERKEZ PANİK ATAKA OLMUŞ HABERİMİZ YOK

Şimdi anlatacaklarım şaka gibi..Hani demiştim ya , panik atak olanlar napıyor hastalıktan kurtuluyor mu diye? Bu bloğu açma nedenimde başlangıçta oydu benim gibi kaç kişi müzdarip bu durumdan diye..Neyse , şimdi bahsedeceğim kısım biraz da fıkra gibi...A bu arada kısa bi not ; insan bir şeye odaklanınca evrende aynı enerjiyle mutlaka çakışıyor.Bu evren meselelerine ilk başta çok kafa yormamıştım .Aykut Öğütün "evrenden torpilim var" kitabını okuduğumda da kitabın umut verici yönlerini çok sevmeiştim ama enerji çakışması kısmına öyle çok da inanmamıştım .Taki yazının başındaki bahsettiğim olayını yaşayana dek.
Olay istiklal caddesindeki kitapçıda geçiyor.Psikoloğum o dönemde bana "HOŞÇAKAL PANİK " diye bir kitabı tavsiye etmişti.Kitabın peşine düştüm çünkü bu kitaptan çok fayda gören olmuştu. İstiklalde büyük bir kitap evine girdim , önce raflara göz attım ama en iyisi bir bilene sormaktı ve bir bayan görevlinin yanına gittim.
-Hoşçakal panik isimli kitabı arıyorum yardımcı olabilirmisiniz? dedim
-Neyle ilgili.diye sordu
-Panik atak rahatsızlığım var da, bu yüzden tavsiye ettiler dedim.
Görevli - Lütfen ben size yardımcı olamam bende de panik atak var, biri panik atak diyince çok kötü oluyorum zaten kitapta yok dedi.
Şimdi gel de "Aykut Öğüt"ün yazdıklarına inanma..evrene yaydığın paralel enerji yolunu mutlaka bu insanlarla kesiştiriyor.
panik anına yakalanınca benim yaptığım , başka bir şeye konsantre olmaya çalışmak, bunuda psikoloğum önermişti, bir kitabı tersten okumaya çalışmak vs..o an pek çok şey işe yaramıyor gibi görünse de bir şey yapmak ve anın etkisini zayıflatmaya çalışmak en güzeli ve ne yapın edin bunu söylemekten vazgeçmeyeceğim ama bir psikoloğa terapiye gidin.Çünkü ilaç bittiğinde balataları yenilemiş olmak gerek , beynin yedek parçası olmasa da tamir için uğraşan psikologlar var.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

80 YAŞINDA BİR KADIN ŞEZLONGDA YANLIZ VE HİÇ DE MUTSUZ GÖRÜNMÜYOR

Bu hikaye öyle bir ağacın gölgesinde geçmiyor.Çünkü yaşlı kadın , o bildiğimiz tatil köylerinin birinde denize en yakın şezlongda oturuyordu.yaşı yaklaşık 80 civarında, bembeyaz ve buruşuk teninin üzerinde mavi mayosu, gözünde güneş gözlükleri ve başında hep şu yaşlıların taktığı hasır şapka.Nedense gözüm takılmıştı..Sanırım bu yaşta yanlız oluşuna..Uzun süre baktım yanına gelen ne bir torun ne de çocuğu olacak yaşlarda birileri yoktu. Bana ve oğluma baktı gülümsedi bende başımı öne eğip selamladım ve gülümsedim.
Yaklaşık yarım saat sonra denize girdi ve yüzdü, çıktı ve şezlonguna uzandı.Acaba bu yaşta bende bu kadar özgüvenli olabilir ve denize tek başıma girip yüzebilecek kadar sağlıklı olabilirmiydim? Ah şu sigaradan bile kurtulamamıştım henüz.Acaba bu yaşlı kadın hayatında hiç sigara içmişmiydi. Öğlene doğru kalktı ve plajdan ayrıldı.
Öğleden sonra yine gördüm , barda oturmuş türk kahvesini içiyordu.Yine yanlızdı , birileriyle telefonda konuştu ve bir kaç gün sonra evine döneceğini söyledi.Gerçekten bu tatilde yanlızdı.Ama tuhaf ki en ufak bir yanlızlığa dair mutsuzluğu yoktu.Telefon konuşmalarından anladığım öyle çevresi olmayan arayıp sorulmayan biride değil. yine göz göze geldik.Sanırım gözlerimim sürekli onun üstünde oluşunu farketti belliki anlam veremedi.Ama ben bu hüzünsüz yanlızlığını giderek daha çok merak etmeye başladım.
Acaba çocukları yok mu? Ya başına burda birşey gelse ? Düşsse gece? Hani ortalık yerde olsa biz yardım ederiz ama ya gece su içmek için kalksa ve düşse kimseye sesini duyuramasa? Yada nebiliyim denizde yüzerken kötüleşşse? Nasıl olur da bunu o düşünmüyosa ailesi de düşünmez!!!
Anlayamıyorum ve bu merakım, kafamda bu kadınla ilgili endişelere bulamadığım sorularla doluyum..
Belki de umursamıyor, nerde turak orda bırak.Bir canımız var taşıdığımız o da nerde son bulursa mı? acaba bu özgüvenin sonu...
Kendime bakıyorum yaşantımı şöyle bir gözden geçiriyorum. Hergün ailemi arıyorum annemi babamı iyiler mi diye.Üstümde bir sürü sorumluluk ya sonrası..Ya 80 yaşındaki ben böyle olabilirmiyim.?
Bilmiyorum ama bu kadının sırrını öğrenmeliyim ...

24 Temmuz 2012 Salı

DENİZ ATI TATİL KÖYÜ-İZMİR GÜMÜLDÜR

Bu yazıyı yazmasam çatlardım...Çünkü çocukla tatil demek bir anda tatiliniz bir işkenceye de dönüşebilir demek..Ama ben size masal gibi bir yerden bahsedeceğim.
Tabi lüx tatil yerlerinden, bina bina mekanlardan , gereksiz animasyonlardan, oda ile deniz arası 1000 km yürümekten bıktıysanız...Yok bende para çok o yüzden 1 haftaya 10.000tl veririm diyorsanız zaten aynı klasmanda değiliz ben o kadar para veremem arkadaşım.
Neyse,
Geçen hafta İZMİR GÜMÜLDÜR de DENİZATI TATİL KÖYÜne gittik. Hoş İzmirliler bu tesisi zaten biliyor ve hep gidiyorlarmış biz tesadüfen bulduk.
Tesis girişten itibaren çok geniş bir çamlık arazide kurulmuş.Sadece 77 bungalow var.  Biz satsuma diye bir kampanyasından faydalandık 4 gecesi 1000 tl tam pansiyon..
Çocukları serbest bırakabiliyorsunuz.Düz , çamların altında çim bir alan var. Büyüklerin havuzu biraz küçük ama yeterli oluyor.Öğleden sonra çamların altında çocuğunuz uyurken siz kitap okuyabiliyorsunuz.Deniz durgun olduğunda tam bir havuz.Ancak bizim gittiğimiz tarihlerde dalgalıydı (bizim şansımızmış öyle dediler) .Ben kum ve bulanık denizden hoşlanmam pek.Bu nedenle açıkta yüzmeyi tercik ettim.Ama kumsal çocuklar için oldukça uygun.
Sadece çocuklu aileler olduğu için , çocuklar kendi aralarında hemen grup oluşturuyor ve oynamaya başlıyorlar kaybolacakları bir alan pek yok açıkçası.
Çocuk klübü oyun parkının yanında ve tesisin ortasında oldukça efektif.
Genel kaliteye gelince.
Sabah kahvaltısı 30 çeşit falan 1000 çeşit yok.akşam yemeği de öyle.Ama içki sevenler için eşlik eden mezeler var.
Bizim odamız bahçedeki bara yakındı bu nedenle çocukları uyutup , bara kaçıp bişiler içip başbaşa sohbetler yapabildik.
Odalar güzel ve temiz, öyle şatafatlı değil ama yeterli.
Akşam ne giysem derdiniz yok çünkü öyle bir ortamda yok, büyük bir gece şovuda yok.Zaten hepi topu 200 kişi var , hava atılacak bir yer değil :)))
2 - 3 elbise , güzel bir kitap yeterli.
aaaa az daha unutuyordum , banyo havlusu dışında plaj havlusu vermiyorlar havlusuz gitmeyin.
Ama 2-3 günde olsa deneyin :))))
Ohh be çocuklu aileler için misyonumu tamamladım :))))

MECAZİ ANLAMDA RUH HASTASI OLUNCA:)))

CİPRALEX in son günü mü? Yazısının devamı...
Hani bahsetmiştim ya bana neler oluyor diye araştırmaya başlamıştım? Ve teşhis konunca da internetten bu panik ataklar ne yapar? Ne yer ne içer diye araştırmaya başlamıştım.İşte o zamanlar okuduklarım bana dehşet veriyordu. İlaçların prospektüslerini okuyodum ..Nasıl içilir diye değil tabiki yan etkileri neler diye..
Tabi psikiyatrist ve psikolog ilk bunu yasaklamıştı..OKU MA VE ARAŞTIR MA ....Çünkü beyin hassaslaşınca her insanın her yazdığı sizin de başınıza gelecekmiş hissine kapılıyosunuz.
En son psikiyatristime gittiğimde ilacı bırakma evresine başlamaya karar verdik.2 ay yarım doz olmak üzere planlama yaptık.
E tabi huylu huyundan vazgeçermi başladım 2 gündür internette gezmeye..Kim bırakmış, bırakabilmiş mi, neler yaşamış... Yani biraz iyileşmiş olmasam başa döneceğim :))) Okuma işte OKUMA olmuyo alışmış kudurmuştan betermiş.
Neyse okuduklarım yine vahim...ben henüz öyle tuhaf bişiler hissetmiyorum..Arasıra gelgitler oluyor ama sanırım bu aralar bazı aile sorunlarınn etkisi benim hastalığımdan daha önde olduğu için olabilir.
Ben iyileşmemin tamamını ilaca bağlamadığım için sanırım diğerlerine göre psikolojik olarak daha rahatım. Tabi korkmuyor değilim ara ara yoklamalardan ama yok bu iş bitti bence.
Şimdi heyy panik ataklar, anksiete bozukluğu olanlar, depresyonda olanlar özellikle ilacı benim gibi bırakma peşinde olanlar "panik yok" doktor bırakabilirsin diyorsa bırakabilir ve eski yaşantımıza dönebiliriz..
İşte bu yazı tam kendimi telkin oldu. Şimdi bu yazıyı yayınlayacağım ve internet evrenine göndereceğim ve inancım sizin de enerjiniz yükselecek.:)))

12 Temmuz 2012 Perşembe

BU GÜN CIPRALEX İN SON GÜNÜMÜ

Yazmaya panik atakla başlamıştım.:) Demek ki her şerden bir hayır doğabiliyor.Panik atak ve anksiyete bozukluğu olunca hayatınıza ister istemez bir psikiyatrist ve bir psikolog giriyor.
Açıkçası iyi ki hayatıma girmişler.Çünkü geçen sene bu zamanlar hayatım tam bir zindandı.
İlaç başlayalım dediklerinde herkezden nefret etmedim desem yalan olur.E çünkü ben güçlü biriydim bu sorunuda halledebilirdim şimdi ilaç da nerden çıkmıştı? Önce 3 ay dediler 3 ay sonra devam dediler aradan tam 1,5 yıl geçti . Koruyucu ilaç kısmını da tamamladım ama bence bakalım bu günkü değerlendirme nasıl olacak.?
İlaca başladığımda hayatımda planlar vardı, mutlaka 2.çocuğu yapacaktım.Ama olmadı durdurdular.Neden mi??? Çünkü bu benim planımdı gerçekten istediğin bir şey mi dediklerinde , bu sorunun yanıtını hiç düşünmediğimi fark ettim.Çünkü ben planlı yaşamayı sevenlerdenim .Bu sene çocuk yapılacaktı.Sonra düşündüğümde gerçekten bir bebek istiyormuyum diye.Aslında istemefiğimi fark ettim.Hayat planlar üzerine kurulu olmamalıymış çünkü aklın ipleri salınınca toplamak zaman alıyor.
Bu süreçte şunu iyi ki yapmışım dediğim en önmeli şey hayatımda devamlı bir psikolog oldu.çünkü ilaçlı tedavi süresi bitinceye kadar beyni de terapi ile doğru düşünmeye ve olayları doğru yorumlamaya sevk etmek gerekiyormuş.Terapistim bunu yaptı işte.Ona kocaman bir TEŞEKKÜR borçluyum.Şimdi hala panik atak ve anksiyete sorunu olanların çare arayan sorularını okuyorum.Bence eksik parça hala edinilmyen bir terapist. Çünkü öğrenilmesi gereken hayata doğru açıdan bakmak gerektiği.Size bunu sadece iyi bir terapistin sağladığını söyleyebilirm.
Şimdi gerçekten bir bebek istiyorum ama tabi düzeldiyse herşey bence öyle..Bakalım psikiyatristim de bana katılacak mı??? Ne dersiniz...???

11 Temmuz 2012 Çarşamba

EVLİLİĞİN SONU NEREYE VARIR?

Evlenmek, gelin olmak bizim kuşağın en büyük hayalleri arasında yer alamadı.Ama ne zaman ki yaşımız 30 lu yaşları geçmeye başldı işte o zaman hepimiz bu telaşa düşer olduk. Neden mi? E kadın olunca ister istemez bir çocuk da istiyor insan işte o zaman evliliğe geç kalmış olmanın paniği başlıyor insanda.
Ama asıl olan, çıktığınız bu yolun sonunun neye varacağı.Yok hemen aklınıza boşanma vs gelmesin.Benim peşinde olduğun bu işin yaşlılık kısmı.
Yaşlandınız, hayatınız eşinizle hayat mücadelesi, çocuklarınızı iyi yetiştirmenin kaygıları ile suuu gibi akıp geçti..Çocuklar büyüdü, siz emekli oldunuz ve ne başladı?
Yaşlılık, menapoz, hastalıklar ve eşlik eden depresif durumlar.
Peki geçen bunca yılın ardında eşinizin size ne kadar tahammülü kaldı,Sizi yaşlılık döneminizde ne kadar destekler?
Yoksa hep kendi gücümüz kadar mı varız?
Bence evliliğin sonu eşinizi ve kendinizi ne kadar az yoprattığınızla ilgili bence gerçek evlilik 50 sinden sonra başlayıp , ölüme kadar birarada ola bilendir.

10 Temmuz 2012 Salı

Ruhun ince çizgisi

Ben ki yaşayana kadar , mantıkla mantıksızlık arasında bu kadar ince bir çizgi olduğunu bilmezdim. tıpkı ölümle yaşam gibi....
Çizginin mantıksız tarafına nasıl geçtiniz, yada ruhunuzda ki hangi yaralar sizi oraya itti bilinmez.Hoş bu nedenlerin peşinde koşmanın da anladım ki çok da önemi yok.
Çoğu kişiye dikkat ediyorum da ya depresyonda ya panik atak ya anksiyete bozuklu ya da vs vs.
Ya nedir bizi bu kadar yıpratan.Söyleyemediklerimiz mi , yaşayamadıklarımız mı, iyi insan olma çabamız mı, vicdanımız mı.Kime dokunmuş ki kötülüğümüz ...Hepsinin tek ama tek cevabı biziz.. O kadar kaptırmışız ki mükemmel olmaya, iyi evlat, iyi eş, iyi anne, akıllı kadın, kabiliyetli insan, yardımcı vs vs ..Ne kadar çok rolümüz var. e bi yer de de film kopuyor .
Geçen gün bir film izledim Buz devri 4. Diyolog şuydu.
Bütün kıtalar parçalanırken , hayvanlar üzgün ve kaçışırken 2 tip hep mutluydu.Sonunda bir tanesi dayanamadı sordu.
-Ya neden bu kadar mutlusunuz.
Cevap
-Çünkü biz aptalız.
Bazen gerçekten aptal olmak, aptal kadın, işten anlamayan eş inanın daha olumlu sonuçlar verir gibi geliyor:))))) E kafayı bu saatten sonra aldırmak mümkün olmadığına göre..kafanızı biraz kendinize kullanının..Kendi enerjinize sahip çıkın.
Nasıl mı? BABAMIN DEDİĞİ GİBİ "Hayatta bedava sahip olduğumuz tek şey , taşıdığımız canımız" kimsenin onu çıkartmasına izin vermeyin.
Yaşayın ve DUR demesini bilin.Bu hayatı herkes bir defa yaşıyor

2 Temmuz 2012 Pazartesi

EVREN VE BEN

Evrenle tanışmam , Aykut Oğut un kitapları sayesinde oldu. Panik atağın ilk başladığı zamanlarda , panik atağın o korkunç nöbetlerinden çıkmak için pek çok şey önermişlerdi.-
- Kitabu tersten okumak
- 3 rakamlı sayıları çarpmak vs..
Açıkçası hangisi ne kadar işe yarıyodu bilmiyorum bazen hiçbiri işe yaramıyordu açıkçası. Beni tekrar pozitif düşünceye sevk edecek şeylere ihtiyacım vardı.İşte bu sırada AYKUT OĞUT un kitapları ile tanıştım.Sizi bilmem ama bana çok iyi geldi.
Kötüyü beklemek yerine iyi olanı çağırmak..Çünkü ne yazık ki bilinç altı hep tehlike çanları çalarken , o andan çıkacak şeylere ihtiyaç duyuyor insan.Tabi kitabın yazılış amacı bu değildi.Ama açıkçası okumanızı tavsiye ederim.

1 Temmuz 2012 Pazar

HAYATIN KENDİSİ PANİK

Şimdi diyeceksiniz ki bu karamsarlık niye. Aslında yazacaklarım bir karamsarlık değil. Panik ataklarımın arttığı dönemlerde dayanamayıp psikoloğa başladım tabi birde pskiyatriste.Aslına bakarsanız panik atak olmak için bence o dönmelerde elle tutulur hiç bir şey yoktı. Aylarca hep aynı sorunun yanıtını aradım.
-Ben niye bu durumdayım? İyi bir işim, iyi bir eşim , sağlıklı bir oğlum , güzel bir evim, güzel bir arabam var.Hayatımda insanların 3.sayfa haberi olacak bir travmam olmadı.Ya da ne bileyim yazsam roman olur dediğim bir hayatım. Herkez kadar kötü anlar olmuştur. Ve aklımda hep aynı soru 
-Neden ben , beni savuran yıkan bir ruh halindeyim, neden bu sıcak ve soğuk basmaları mide bulantıları ve aklımı mı kaçırıyorum diye biten nöbetler?
-o zaman psikoloğum şunu önermişti ne fark eder sorunun ne olduğu şu andaki durumunu kabul et.
Bana hep sorunu bulsam sanki o ana dönüp yok edebilecekmişim gibi gelirdi.Şimdi gelmiyor, çünkü ne geçmişe dönmek ne yaşananları silmek ne de geri çevirmek mümkün..Mümkün mü? 
Şimdi etrafımı daha iyi analiz etmeye başladım...Bu sene oğlum ve ailemle tatil yapmak istedim.Çünkü çocukluk anılarım hep güzeldi.Ama şunu unutmamak lazım sanırım.Her şey değişiyor , annen , baban ve sen çünkü zaten artık çocuk değiliz. İnsan byüdükçe korkularıda büyüyormuş meğer bunlarla başedemeyince panik de oluyorsun atak ta...Ben şu son dönemde evrene enerji göndermeyi seçenlerdenim.Bazen çok işe yarıyor ...Mutluluk hep yakınımızda , benimki şimdi yanı başımda uyuyor CANIM OĞLUM.Hayata hep sarılın ve gerekenden fazla sorumluluk almayın..

PANİK ANNE TATİLDE:)))

Panik atak teşhisi konduğundan bu güne tam bir yıl geçti. Artık daha iyiyim tabi ilaç henüz hayataımdan çıkmadı.Psikoloğuma ilk ulaştığımda ilaç da devre dışı kalacak çünkü benim devrelerim artık sağlıklı çalışmaya başladı.
Meğer bu sinsi şey hayatımdan çok şey çalmış ama ne yazık ki ben farkında varamamışım hoş çevremdekilerde fark edememiş.:) Beni hep çok hesap yapan olası riskleri en aza indirmeye çalışan biri olarak tanımlamışlardı.Oysa ki, kendimle birlikte onları da kandırmayı çok iyi başarmışım.
Bu senenin en büyük başarısı oğlumla tatile çıkmak oldu.Daha önce eşimden bu teklif geldiğinde.
-Ne gerek var canım sonra hep birlikte yaparız.
-Tekne tatili ne çıkalım çok eğleniriz (eşim)
- Tekne tatili mi? Dar alanda kısa paslaşmalar ne gerek var (ben)
Oysa bu teklifler her geldiğinde aklıma gelen ilk manzara oğluma teknede bir şeyler olma olasılığı ve benim onu asla doktora yetirtirememe düşüncemdi...Bu pinpirik değil arkadaşlar bildiğiniz hastalık...Tabi bunu psikoloğa hatta kendime bile itiraf etmem bir koca yıl aldı.Bana göre temkinli davranıyordum...Hatta insanların bunu garipsemesi benim için tam anlamıyla sorumsuzluktu.
bu korkuları yenmek uzun sürdü...Ya birşey olursa...düşüncesi aklıma gelir gelmez panik atağın o dayanılmaz fiziksel sarsıntısı başlıyordu...Ve kaçış kaçış...
Bu sene ilk defa oğlumu aldım ve tatile çıktım..Ha öyle kolay olmadı ama oldu..Çünkü bir şey olacak ise zaten olacak ve her sorunun bir çözümü var düşüncesini 1 yıldır psikoloğum oturtmayı başardı.
Şimdi tatildeyiz ve mutluyuz...
Umarım sizde başarırısınız

29 Nisan 2012 Pazar

DENİZATI İLKÖĞRETİM TANITIM TOPLANTISINDAYDIM

Bu aralar beni arayanlar Kolej toplantılarında bulabilir:)))Denizatı İlköğretim okulunun 28.04.2012 de tanıtım toplantısı vardı.Sabah oğlanıda alıp gittim.Açıkçası niyetim bu okullardan birine karar verdikten sonra oğlumu da yanımda görütmekti ama olmadı bırakacak yer bulamadım.Neyse sabah okulu da aradm oğlunuzda gelsin dediler rehber öğretmenlerimizle tanışsın. Bu arada kolejler genellikle veli ve aday öğrenci ile tanışmak istiyorlar ama ben karar vermeden önce çocukların kafasını karıştırmaya gerek olmadığını düşünüyorum.Neyse sadede gelelim.
Ben toplantıya 15 dk kadar geciktim dolayısıyla ilk dakikalarda ne görüşüldü bilmiyorum.
Okulun Müdürü sistemi anlattı. Çok eğendiğim yanları da oldu aklıma yatmayan taraflarda.Bu yeni sistemle ilgili olarak ise çok net olmadıklarını gördüm Biz hallederiz dediler kısaca ama çok tatminkar değildi.Zaten biz velilerin peşinde olduğu nasıl olacağı.
Sistem aynı dışarıdan duyduğumuz gibi ;
İlk olarak Almanca veriyolar ve paralel olarak da İngilizce , bu sayede ikinci bir dil öğrenme işini en başta çözüyorlar (Almanca öğrenen her dili öğrenir) Bu yönüyle 100 tam puan.
2- Okula ödediğiniz parada sadece servis yok bunun dışında kalemine, formasına , boyasına kadar veriyorlar, okula dışarıdan bir şey getirmek yasak.Lise bölümü hariç kantin yok.çünkü çocukların maddi farklarının ilişkilerini etkilemesini istemiyorlar ve bu şekilde bariyer oluşturuyorlar.
3-Bir müzik aleti mutlaka çalıyor çocuklar 350 kişilik bir orkestraları bile var.
4- Çantasız sistem ; yani çocuklar eve ödev getirmiyorlar.
5-3.sınıfa kadar sınav yok.Çocukaları sınıf başarısına yönlendiriyorlar.Çünkü çocukların bu sınav ve sıralanma mantığını anlayamadıkları görüşündeler.
6-3.sınıftan sonra çocuk bir sınavda 60 puan alırsa onu takviye edip 2.sınava alıyorlar.Çocukların notları sadece çocuklara ve velilere bildiriliyor.Çocuk isterse arkadaşları ile paylaşıyor.
7-Spor için alanları var ancak yüzme havuzu için dışardan anlaşmaları ver.
8- Tanıtımda ; bu okul çocuklara iyi insan olmayı, atatürkçü olmayı , temel davranışları kazandırı başarı çocukla ilgilidir , akademik olarak da eğitimimiz iyi diyorlar.
Benim bu toplantıdan aklımda kalanlar bunlar.
Okulu bu toplantı esnasında gezdirdiler, ilköğretim açısından yeterli bir yapıları var.Çok büyük bir okul değil.
Sistem belli ki çocukların mutluluğu üzerine kurulu ama benim bazı konularda kuşkularım var. Ne derseniz hayat bu kadar polyanna mı?
Bu hafta Marmara ve Çevre Kolejini gezeceğim. Yazarım ilk görüşlerimi.

Bu arada benim oğlum daha çok küçük, daha oyun çocuğu , NE OKULU YAAA NE OKULUUUUUUU.....Bu benim makus talihim midir nedir, ben okurken de şu kredili sistem başlamıştı, her şey çok güzel olacaktı.Okuduk edebiyatı sınava girdik biyoljiden , fizikden ee noldu adam olduk ama
KİMYAMIZ bozuldu.


27 Nisan 2012 Cuma

EYVAH KOLEJ ARIYORUM:) 4 4 LÜK PANİK

Şimdi size ukalaca gelebilir ..Neden eyvah okul değil de kolej arıyorum diye yazdım.Çünkü benim kararım oğlumun kolejde okuması yönünde.Tabii bu tartışmaya çok açık bir konu ama biz bu tartışmayı sevgili eşimle yaptık ve bitti.
Asıl eyvah dedirten ise nerde okuyacağı.Şimdi bütün anneler eğitim sisteminin değişmesi ile bu telaşa düştüler.
1.Bütün annelerin gördüğüm kadarıyla ortak olduğu bir nokta var ise o da bu çocukların okula başlamak için yaşlarının çok küçük olması ama yapacak pek bişey yok.
Neyse konuyu çok da uzatmayacağım.Biz İstanbul ANADOLU yakasında oturuyoruz.
Pek çok kolej var. Ancak ikinci bir çocuk planladığımızdan ve birine verdiğimiz imkanları diğer çocuğumuza da vermemiz gerektiğinden gönlümüzden her geçen okulu seçemiyoruz.
TED - ÜSKÜDAR AMERİKAN gibi kolejler 30.000 TL nin üzerinde e bizi aşar.
Ben bu hafta fiyatları daha makul olan ancak eğitimleri de başarılı olan diğer kolejlere gideceğim.
Ön çalışmalarım doğrultusunda anne sohbetlerinden bir kaç referans okul belirledim.

Tabi okullarla konuşmadan önce şu soruların yanıtlarını bulmak paniği azaltıyor.Şimdi yazacağım yorumlar bu okullarda ya çocuğu olan yada bu okulları tanıyanların bana yaptıkları yorumlar , ben kendi gözlemimi ancak haftaya paykaşabilirim.Ama sizde gezmeden önce okulları bilmenizde fayda var.
1- SBS gerçeğine karşı çocuğunuz illa akademik yönü güçlü okullara mı gitsin.
Burda BİLFEN ve EYÜPOĞLU KOLEJLERİ devreye giriyor.
2- Akademik ve sosyal birlikteliği olan okullar
ÇEVRE KOLEJİ , DENİZATI,MARMARA KOLEJİ bunlar benim diğer okullarden sona seçtiklerim .

Ben oğlum için sıkalayı biraz daha daralttım.Denizatı, Çevre Koleji ve Marmamara Kolejleri ile görüşeceğim.

Şimdilik bu okullarla ilgili izlenimlerin olumlu.Çünkü genellikle çocukların bu okullarda mutlu olduklarını duydum.
Benim için okulda mutlu olması önemli. Okulun sosyal aktivitelerin olması önemli, yabancı dil eğitimi önemli çocukları araştırmaya yöneltmeleri önemli .
Sadece SBS üzerine odaklı bir yarışın içinde oğlumun kaybolmasını istemiyorum.Çünkü nerde okursa okusun bir çocuğun içinde okumak var ise mutlaka başarlı oluyor.
E o zaman neden kolej sosyal aktiviteleri fazla ve annelik egosu işte.....
Bu süreç hepimize kolay gelsin , paniksiz geçsin :)

8 Nisan 2012 Pazar

NEDEN PANİK ATAK OLDUM...??? BENİM SORUNUM NE ???
Yaklaşık 1 yıldır bu sorunun cevabını arıyorum.Aslında pek çok yanıt var...Ama bu yanıtlardan hangisi gerçekten bende ve benliğimde sorun yarattı ??? İşte bu gerçek sorunun yanıtı yok.
Aslında bu yanıtı bulmak çok önemli mi ????  Bilmiyorum, açıkçası çok da önemsemiyorum.
Bi düşünsene yanıtı bulsan ne olacak..Ne değişecek...HİÇ BİR ŞEY...Çünkü her neyse yada nelerse yaşananlar bir kere kopmuşsun.
İster nedeni annelik olsun,ister nedeni kocan olsun, ister annen,ister kaynanan,ister patronun olsun...
Sonuçta teşhisin varsa olay bitmiş demektir.İlaca başlamak, psikoloğa ve psikiyatriste gitmek aslında hep geçmişi kapatmak için.
Hoş hangisini ve nedenini bilmeden dosya kapatmak çok da kolay olmuyor.
Ama unutmayın bu birazda mükemmelliyetçi, hayatı fazla ciddiye alan , başarılı insanların sorunu...
Hayatı boşvermek söz konusu değil ama unutmayın bu hastalık öyle yardımsız pek geçmiyor.
Tek başına aşan varsa söyleyin. Benim öğrendiğim tek şey GEÇİYOR, BU KABUS BİTİYOR.Sadece ihtiyacınız olan zaman.

24 Ocak 2012 Salı

BİR İŞTE Mİ ÇALIŞMALI YOKSA EVDE Mİ?

ÇALIŞMAYI BIRAKMALI MI? YOKSA BIRAKMAMALI MI? İşte bütün mesele bu!

Bir anne olarak verilmesi en zor kararlardan birtanesi.
Tabi , çalışmaktan başka çaresi olmayan anneler için bu sorunun cevabını uzaklarda aramaya gerek yok.
Çocuğu kime emanet edeceksiniz? Nasıl kontrol altında tutacaksınız? Ne yedi? Ağladı mı?
Şu inkar edilemez ki bütün çocuklar anneleriyle hep daha mutlular ...Bizler bile hala annemiz nazımızı çektiğinde daha mutlu değilmiyiz?
Ben çalışmayı seçen annelerden oldum..Bir dönemde il değişikliğinden dolayı çalışmadım..
Ne farklar oldu çocuğumun gelişiminde sizlerle paylaşacağım.Sizde bu tecrübelerden size uyanlara göre belki daha rahar karar verebilirsiniz.
Ama size şunu söylemek isterim ki.. Mutlu bir çocuk yetiştirmenin en büyük sırrı mutlu bir annenin olmasından geçiyor.
Çünkü çocuklar sadece konuşmalarınızı değil ruhunuzu da taklit ediyorlar...
Sizinle tecrüblerimi paylaşmadan önce bu gün bir düşünün ..Siz nasıl mutlu olacaksınız ..
Çünkü emin olun çocuklar en çabuk mutlu olabilen varlıklar.Yeter ki eninde sonunda akşam ona döneceğinizi bilsinler :)))))

23 Ocak 2012 Pazartesi

ŞU HASTALIKLAR OLMASA

Zamanla birbirimize alışacağız....tabi...
Ahh şu hastalıklar olmasa dünya daha güzel bir yer olurdu...Kışın ayrı hastalıklar, yazın ayrı hastalıklar ..Hastalıktaki özne biz anneler olsak hiç sorun olmuyor da çocuklar hasta olunca dert başlıyor.
Ben bir türlü alışamıyorum çocuğumun hasta olmasına, ateş beni hep korkutuyor..E çağın hastalığı alerjik astımı olan bir çocuk olunca da hastalık daha da korkutuyor.
Hemen öksürük başlıyor, maske ile nebüller uygulanmaya başlıyor..Öksürük artınca zatüremi olucak korkusu başlıyor.
Ama şu varki bu yazıyı okuyan her annenin aynı derdi var eminim...Mutlaka aynı hastalıklar ve aynı çareler.
Her ne kadar çocuklarımızın hasta olmasına alışamasak da , allah çaresiz hastalık vermesin.

20 Ocak 2012 Cuma

PANİK ATAK GEÇER Mİ?

Panik Atak ; açıkçası yaşayan bilir , gerçekten insanı zorlayan bir hastalıkmış.Mış dediğime bakmayın benimde halen tedavim devam ediyor ama az kaldı..
Şimdi bu bloğun ilk yazısını neden panik atakla başlattın derseniz.? açıkçası Panik Atak yaşayanlara destek olmak için.
Bu hastalıkla ilk tanıştığımda deli gibi internete sardırmıştım.Nedir? Nasıl Geçer? Hangi İlaçlar Kullanılıyor ? GEÇER Mİ? GEÇER Mİ? aslında cevabını en çok aradığım soru buydu.Çünkü insan atak yaşarken hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor.
İnsan internette gezerken her zaman aradığı yanıtı bulamıyor tabi.Bende bulamamıştım.Bunu yaşayanların hep benim gibi imdat çığlıkları vardı. Sanırım bunu atlatanlar tecrübelerini yazmayı unutmuşlardı.
O gün kendi kendime eğer bu hastalıktan kurtulursam bunu paylaşacağıma söz vermiştim.
Panik Atak yaşayan herkese sesleniyorum.Geçiyor , gerçekten bu kabus bitiyor.:))
Nasıl mı ?
Bir kaç gün sonra paylaşacağım, en azından ben nasıl yendim..yeniyorum.


11 Ocak 2012 Çarşamba

Neden mi panik anne ?
İnsan çocuğunu yetiştimeye çabalarken panik atak ta olursa , hem annedir hem panik.Bu yüzden adım panik anne.
Nasıl oldu?
Atlattım mı?
Başımıza neler geldi?
Hepsini bir bir anlatacağım merak etmeyin.
Bu blogda neler mi bulacaksınız?
Hamilelikte 24 kilo alan bir annenin zayıflama hikayesi.
Bebeğini büyütürken yaşadıkları.
Çalıştığı için bebeğine süt bırakmak için aldığı Süt pompası markaları ..
Bence ihtiyacınız olacak pek çok deneyim olacak..panikanne.blogspot